Yükleniyor...

GÜVENLİ ÇALIŞMANIN GÖSTERGESİ OLARAK KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM KULLANIMININ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YANSIMASI

GÜVENLİ ÇALIŞMANIN GÖSTERGESİ OLARAK KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM KULLANIMININ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YANSIMASI

İş yerinde sağlık ve güvenlik uygulamalarının etkinliği, yönetimin işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki temel yaklaşımı ile yakından ilgilidir. Bununla birlikte çalışanların karakteristik özellikleri ve kendi sağlık durumlarının da etkisi vardır.

İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının birincil amacını teşkil eden çalışanı korumak, mantığından hareketle yapılan iş sağlığı ve güvenliği sağlama çalışmalarına, çalışanların konuyu algılamalarının ya da konuyu ne şekilde idrak ettiklerinin belirlenmesi çok önemlidir. Bu nedenle yapılacak çalışmalarda, iş güvenliği konusunda, bir iş yerinde iş sağlığı güvenliği uygulamaları konusunda çalışanların tutumları, güvenlik davranışı, güvenlik ihtiyacı gibi bireysel etkenler yanında yöneticilerin konuyla ilgili yaklaşım ve uygulamalarının çalışanlarca algılanışının belirlenmesi hedeflenmektedir. Giriş İş sağlığı ve güvenliği, günümüzde disiplinler arası etkileşimi ve işbirliğini gerekli kılan, tıp, hukuk, fizik, psikoloji gibi pozitif ve sosyal bilimlerin katkılarıyla gelişen bir alandır. Teknik ve fiziki açıdan bakıldığında, işin yapılması sırasında çalışanların karşılaştıkları tehlikelerin ortadan kaldırılması veya azaltılması odak noktayı oluştururken, sağlık bilimleri açısından, meydana gelen iş kazaları sonucundaki yaralanma ve meslek hastalıklarından korunma ve tedavi boyutu ön plana çıkmaktadır. Psikolojik ve sosyolojik bakış açıları iş sağlığı ve güvenliğinde esasen çalışanların davranış, tutum ve kültürlerine ilişkin konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Hukuki açıdan ise, iş güvenliği sağlama konusunda esas olarak işverene ve ayrıca çalışana esasen kamu hukuku temelinde getirilen hukuk kurallarını ifade emektedir. Nitekim Türk iş güvenliği mevzuatının yeniden yapılandırılması çalışmalarında, “tazmin” kadar “önleme”nin önemli ve gerekli olduğu düşüncesinden hareketle sosyal tarafların tümüne bu konuda görevler yüklenmiş ve işçi ile işverenlerin mevcut görevleri Avrupa Birliği yönergeleri ışığında daha ayrıntılı tanımlanmıştır.

Ülkemizde iş güvenliği ve iş kazalarıyla ilgili kişinin davranışlarından kaynaklı gerçekleştiği ile alakalı olduğunu kanıtlayacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Özellikle teknik personelin geçirdiği iş kazalarının nedenleri ve önleme konusundaki bir araştırmada kazaların çoğunlukla güvensiz davranışlardan kaynaklandığı saptanmıştır. Kişisel Koruyucu Donanım Kullanımı Bilindiği gibi, kimya, petrokimya, ila, gemi yapım-denizcilik, metal-ağaç işleme, madencilik gibi birbirinden farklı pek çok endüstrinin yanı sıra, petrol ve gaz arama ve işleme, inşaat ve tarım gibi emeğin yoğun olduğu sektörlerde, tüm çalışanların yaptıkları işin gereği olarak olası riskleri oranında ve iş güvenliği gereklilikleri doğrultusunda kişisel koruyucu ekipmanları kullanmaları gerekmektedir.

Özetle kişisel koruyucu donanımların iş kazalarının önlenmesi ve korunma amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. İşverenler, işyerlerinde tehlikeli noktalarda yani iş kazası ya da meslek hastalığı olma riskinin bulunduğu yerlerde teknik anlamda aldıkları önlem ve tedbirlerin yetersiz kaldığı yerlerde çalışanlarına kişisel koruyucu donanımlarını temin etmek durumunda ve çalışanlarda kendilerine temin edilen bu KKD’leri kullanmak zorundadırlar. KKD, tehlike ve işçi arasında koruyucu bir bariyer sağlar. Bu anlamda KKD korunmanın en son noktasıdır. Ancak koruyucu donanımın etkinliği, kullanımı ile ilgili davranışlarla yakından ilgilidir. Nitekim,Kişisel Koruyucu Donanıma İlişkin Yönetmeliği’nin 8. Maddesine göre, işveren işçilerin kişisel koruyucu donanımlarını uygun şekilde kullanmaları için her türlü önlemi almak ve ayrıca denetim ve gözetim mekanizmasını etkin bir şekilde kullanmaya devam edecektir. Özellikle son yıllarda daha da etkin uygulanmaya başlanan sıkı denetlemelere, konulan kesin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına rağmen, Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) kullanımından kaçınılması şeklinde genel bir yaklaşım gözlenmektedir. Çalışanların, yıllarca maruz kaldığı fiziksek ve kimyasal pek çok etkenin, zaman içerisinde yaratacağı birikim ile karşılaşması muhtemel salık sorunlarını hiçe sayarak, biraz da Türk insanının doğası gereği “Bize bir şey olmaz” yaklaşımıyla, KKD kullanımından kaçındığı ne yazık ki bilinen bir gerçektir. Bu davranışın nedenleri irdelendiğinde, özellikle ağır işlerde çalışanların, konforlu olmadığı veya rahatsızlık verdiği gerekçesiyle, uzun vadede yaratacağı risk hiçe sayılarak, KKD’leri kullanmadıkları bilinmektedir.

KKD, işçileri yaralanmalardan koruyan çeşitli araçlar ve giysileri içerir. Bunlar; gözleri, yüzü, başı, kulakları, bacakları, eller ile kolları ve tüm vücudu korumak için tasarlanmıştır. Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği’nde, çalışanı yürütülen işten kaynaklanan, sağlık ve güvenliği etkileyen bir veya birden fazla riske karşı koruyan, çalışan tarafından giyilen, takılan veya tutulan, bu amaca uygun olarak tarsımı yapılmış tüm alet, araç, gereç ve cihazlar koruyucu donanım olarak tanımlanmıştır. Kişisel Koruyucu Donanımın Seçimi İşverenin yükümlülüğü işyerinde mevcut bulunan tehlikeleri analiz ederek tanımlamak ve olası risklere karşı tedbir almak, alacağı bu tedbirler çerçevesinde işin niteliğine uygun KKD’yi seçmektir. Uygun KKD’nin seçimi için işyerinin tehlikelerini tespit edilip değerlendirilerek bir risk analizi yapması gereklidir. Çoğu KKD’ler işyerlerinde bir standart haline gelmiştir. Koruyucu gözlükler, çelikburun ayakkabılar, baretler işçileri fiziksel zararlardan korumak için kullanılır.

Uygun KKD, kaza meydana geldiğinde işçilerin vücut bütünlüğünü korumalarına yardımcı olmaktadır. Çalışanların, insanın ergonomik yapısı düşünülmeden, kalitesiz malzemelerden üretilen KKD’lerden, kullanım esnasında konforlu olmadığı için şikayet ettikleri bilinmektedir. Bu nedenle çalışırken uzun saatler boyunca kullanılan bir ürünün çalışanı, insan sağlığına zararlı maddelerden koruması gerektiği kadar; ergonomik olması da önemlidir. Aksi takdirde çalışanlar bu ürünleri, kullanım esnasında kaşıntı yaptığı, nefes almayı zorlaştırdığı, takıp çıkarmasının zor olduğu gibi pek çok sebepten dolayı kullanmak istemez ve ortamdaki tehlikelere karşı korunmasız kalırlar. Sürece uygun, ergonomik, doğru ve güvenilir KKD’nin seçimi yapıldığı ve işçiye yeterince temin edildiği halde, çalışan bu ürünleri kullanmaktan yine de kaçınıyorsa, farklı faktörler hesaba katılmalıdır.

Kişisel Koruyuculara Karşı Kullanıcıların Yaklaşımı Araştırması Dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından biri olan Frost&Sullivan tarafından 2007 yılında toplam 1001 kişinin katılımıyla İngiltere, Fransa, İtalya, İskandinavya, Polonya ve ABD gibi pek çok ülkede yürütülen “Kişisel Koruyuculara Karşı Kullanıcıların Yaklaşımı” konulu araştırma; çalışanların %50’sinin kullandıkları kişisel koruyucu donanımın markasını bilmediği ortaya çıkmıştır. Çalışanlar için en önemli faktör, kullandıkları ürünün konforu ve kullanım kolaylığıdır. Yine aynı araştırmada “Kişisel koruyucu donanımları giydiğimde komik görünmüyor olmam benim için önemlidir.” Cümlesine katılıyor musunuz, şeklinde yöneltilen soruya, araştırmaya katılanların %39’u “evet” şeklinde yanıt vermiştir. Bu sonuç, KKD’nin estetik görünmesinin, çalışanların bu ekipmanları kullanma davranışı üzerinde, olumlu etkisinin olduğunu göstermektedir. Araştırmada katılımcıların %88’i kullandıkları baretin konforunun; %61’i ise konforun yanı sıra bareti taktığında nasıl göründüğünün önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı soru kullanılan kulak koruyucusu ile ilgili yöneltildiğinde ise;%70’i konforun önemli olduğunu belirtmiştir. Yüz koruyucular için katılımcıların %83’ü konforun, %41’i i ise konforun yanı sıra nasıl göründüğünün de önemli olduğu belirtilmiştir. Kullanılan kişisel koruyucu ekipmanın konforlu ve estetik olması gerektiği kadar, kullanım esnasında kişilere tam koruma sağlaması en önemli özelliğidir. Çünkü çalışanların, sadece bir vardiya süresince değil; çoğunlukla tüm çalışma hayatları boyunca KKD’leri kullanmaları gerekmektedir. Kullanırken rahatsızlık veren veya iyi korumadığına inandıkları ürünleri, kullanmak istememeleri oldukça doğaldır. Tüm sektörler ve farklı süreçler dikkate alınarak, kurum ve kuruluşlarca, çalışanların sağlığı ve güvenliğini korumak amacıyla temin edilen KKD’lerin seçiminde, bilinen faktörlerin yanı sıra yukarıda aktarılan bilgiler ışığında, kullanıcı yaklaşımlarının da dikkate alınması gerektiğinin önemini vurgulamak gerekir. İstenen koruma sınıfında, gereken teknik özellikleri sağlayan, uluslararası normlara uygun ve ekonomik KKD’nin alımına karar verirken, bu ürünlerin ergonomik ve estetik oluşuna da önem verilmelidir. Böylelikle, çalışanların KKD kullanımında geleneksel Türk insanı yaklaşımının değişmesi için bir adım daha atılarak, çalışanların bu ürünleri kullanması ve kurumların iş sağlığı ve güvenliği gerekliliklerini yerine getirmesi kolaylaşacaktır.